Kardiyoloji Muayenesi
Kalp Damar Hastalıkları İle İlişkili Risk Faktörleri
Dünyada hala hastalıklara bağlı ölümde kalp ve damar hastalıkları ilk sırada yer almaktadır. Kalp ve damar hastalıkları denildiğinde; koroner kalp hastalıkları, beyin damar hastalıkları, hipertansiyon, bacak damar hastalığı, romatizmal kalp hastalıkları, kalp yetmezliği ve kalp kası hastalıkları akla gelir. Gelişen teknolojinin sağlık alanına etkisiyle tanı ve tedavi alanındaki önemli ilerlemeler, kişilerin ömrünü uzatmakta ve yaşlanmakta olan nüfusu giderek artırmaktadır. Gelişen teknoloji hep iyi yönleri ile hayatamıza girmiyor elbette. Teknolojinin doğrudan veya dolaylı etkileri ile sağlıksız yaşam tarzının, bir çoğumuzun hayatını olumsuz etkilemesi, hastalıklara zemin hazırlaması sebebiyle üzerinde önemle durulması gereken bir husus olduğu açıktır.
Teknolojinin sağlığımıza olumsuz etkileri
-Fiziksel hareketimiz azaldı
-Kronik stres hayatımızın önemli bir parçası haline geldi
-Hava kirliliği arttı
-Damak tadımıza daha çok hitap eden paketli ve hızlı tüketilen besinlerin üretimi, dolayısı ile tüketimimiz arttı
-İçme sularımız kirlendi, mineral içerikleri azaldı.
-Hem hayvancılık, hem tarım sektöründe, daha çok verim alma, üretimi artırma adına kullanılan böcek ilaçlarına, hormonlara, antibiyotiklere maruziyetimiz arttı
-Ekranların karşısında geçirdiğimiz süre ve bu sebeple mavi ekrana (telefon, bilgisayar, tablet, televizyon) maruz kaldığımız süre arttı
-Radyasyona maruziyetimiz arttı
Yani bütün bu olumsuzluklara vücudumuz nasıl tepki verdi? Tabi ki bir çok hastalık sıklığında artış ile. Daha sık obezitesi olan, diyabeti, hipertansiyonu, lipid metabolizma bozukluğu ve bunlara bağlı kalp-damar hastalıkları ve birçok kronik hastalığı olan bireyler polikliniklerin daimi hastaları haline geldi.
Son 30-40 yılda yaşam tarzımızda olan bu kadar olumsuz değişikliğe dur demediğimiz, yanlışlarımızı düzeltmediğimiz sürece hastalıkların önüne geçebilmemizin imkanı olmadığını maalesef hala tecrübe ediyoruz. Sağlıklı beslenme, fiziksel egzersiz, yönetilebilir stres durumu, sağlıklı uyku ve sosyal bir hayat temelinde oluşturulacak sağlıklı yaşam tarzı ile başta kalp-damar hastalıkları olmak üzere diğer kronik hastalıkların bir çoğunu engellememiz, kliniğini yavaşlatmamız mümkün olacaktır.
Öncelikli amacımız, hastalık oluşmadan yaşam tarzınızı yeniden dizayn etmek, hastalık oluşmuş ise sizleri sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri ile kullandığınız ilaçları yavaş yavaş bırakacak duruma getirmek olacaktır. Unutmamamız gereken en temel ilkemiz, ‘’klinik durumunuz ve yaşınız ne olursa olsun, sağlığınız için yapabileceğiniz her zaman bir şeyler vardır’’ olmalıdır. Aksi halde yanlış giden durumlara dur demediğiniz sürece 3-5 yıl sonra şikayetleriniz ve kullandığınız ilaçlarınızın artışına seyirci kalabilirsiniz.
Kalp ve damar hastalıkları içinde, ölüm dahi çok önemli sorunlar oluşturabilecek, tespit etmek için kalp anjiyografisi yaptığımız, damardaki tıkanıklığı veya darlığı açmak için stent koyduğumuz hastalığımız koroner kalp hastalığıdır.
Kalbimizin beslenmesini sağlayan 3 tane koroner arterimiz var. Koroner arter hastalığının en sık nedeni aterosklerozdur yani damarlarda plaklanma, kireçlenme şeklinde duyduğunuz veya bizlerin sizlere tarif ettiğimiz durumdur. Kalp damarınızda plaklanma varsa, kardiyoloji polikliniğine gittiğinizde ‘’hocam benim koroner arterlerimde aterosklerotik plaklanma var’’ derseniz, havanızdan geçilmez😊. İnflamasyon ve oksidasyona uğramış kolesterol birikimiyle oluşan bu aterosklerotik süreç çocukluk yaşlarında başlar. Çocukluk çağı obezitesi de bu sürecin gidişatını belirlemekte oldukça önemli bir sorundur. ‘’Maşallah iştahı ne kadar iyi, tosun gibi maşallah’’ diyerek çocuklarımızın yaşam tarzını küçük yaşlardan kontrol edemezsek, maalesef ilerleyen yaşlarda şeker hastalığı ve kalp damar hastalığı risklerini artırmış oluyoruz. Sağlıklı yaşam, anne karnında başlar ve yaşamın her sürecinde devam etmelidir ve değerlidir.
Sevgili ebeveynler, sizlerin sorumluluğunda olan yavrularınızın sağlığı konusunda daha bilinçli olmanızı önemle rica ediyorum. Fazla yağ dokusu sadece erişkinde değil, bebeklerde, çocuklarda da oldukça önemlidir.
Kalp anjiyografisi yaptığımızda gördüğümüz aterosklerotik plaklar, aslında sizin geçmişte nasıl yaşadığınızı, nasıl bir genetik mirasa sahip olduğunuzu gösterdiği gibi, geleceğinizi yani bundan sonra nasıl yaşamanız gerektiği konusunda da size bir uyarı niteliğinde olacaktır.
Kalp damar hastalıkları ile ilişkili risk faktörlerinin toplam risk etkisi aritmetik olarak artmamaktadır. Sigaranın sizin için riski %1, fiziksel hareket azlığının riski %1 ise her ikisinin birlikte olması riski %2 yapmıyor, %5 yapıyor maalesef. Bu risk faktörlerini bilmemiz, bizde hangilerinin olduğunun farkına varmamız fotoğrafın tamamını görmemiz açısından önemli.
Kalp-damar hastalıkları ile ilişikili risk faktörlerini 2’ye ayırıyoruz. Değistirilemeyen ve değiştirilebilen risk faktörleri şeklinde.
Değiştirilemeyen risk faktörleri
Yaş: Kalp damarlarında darlık oluşturan, kireçlenme dediğimiz aterosklerotik süreç çocukluk yaşlarında başlar ve orta-ileri yaşlarda kendini klinik bulgularla gösterir. Sağlıklı yaşam adına mükemmel yaşasanız bile maalesef ilerleyen yaşınız, damar sağlığınız için bir risk faktörüdür.
Cinsiyet: Kalp damar hastalığı ile erkekler çok daha erken yaşlarda tanışırken, hormonların koruyucu etkisinin kalktığı menopoz döneminden sonra kadınlardaki kalp damar hastalığı sıklığı erkeklerle aynı düzeye gelir. Cinsiyetinizi genetik olarak değiştirmenizin de imkanı yok maalesef.
Genetik faktörler: Birinci derece akrabalarında kalp damar hastalığı öyküsü olması, bireyler için bir risk faktörüdür. Akrabalarınızı genetik olarak reddetmenizin de faydası yok.
Ama risk faktörü anlamında bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız size güzel haberlerim var. Sıra değiştirilebilen risk faktörlerinde. Hadi bir göz atalım.
Değistirilebilen (önlenebilen) risk faktörleri:
Sigara: Bir çok hastalığa sebep olan tütün ürünlerinin kullanımı tahmin edilebileceği gibi kalp hastalık riskini de artırmaktadır. Sigara tüketimi ile maalesef kalp krizi geçirme riskinizi 3-4 kat artırıyorunuz. Sadece direk kullanım değil, pasif içicilik de bu risk artışına sebep olmaktadır. ‘’Ama hocam bırakamıyorum’’ desenizde sigarayı bırakmak sizin elinizde, riskinizi azaltmak için neden sigarayı bırakmak ilk adımınız olmasın.
Sağlıksız Beslenme: Doymuş yağ asitlerinden, trans yağlardan, kolesterolden zengin besin tüketimi. Tuzun aşırı tüketimi (normal tuz tüketim miktarı 5 gramdır, yanlış anlaşılmasın tuz tüketiminden bahsediyorum, söz konusu sodyum ise limitiniz 2 gramdır). Sebze-meyve tüketiminin (ideal oranları 2:1, 3:1 olmasıdır), balık tüketiminin az olduğu, yani akdeniz beslenme şeklinden uzak beslenme tarzı kalp-damar hastalık riskini artırmaktadır. Yüksek enerjili yiyecek ve içeceklerin, hayvansal yağ ve şekerden zengin besinlerin tüketimi obeziteye yol açarak kalp damar hastalık riskini artırabilir. Sağlıklı beslenme tarzı, neden riskinizi azaltmak için ilk adımınız olmasın.
Yetersiz Fiziksel Aktivite: Fiziksel aktivite, enerji dengesi ve kilo kontrolünde önemli olduğu gibi kalp damar hastalık riskini ve kalp damar hastalıklarına bağlı ölümleri azalttığı bilinmektedir. Egzersizin insülin duyarlılığını artırarak glisemi kontrolü sağlaması, kan basıncı ve lipid metabolizması üzerine olumlu etkileri, ruhsal sağlık üzerine olumlu etkileri sadece birkaç etkisidir. Haftanın 5 günü, günde 30 dakika orta şiddette fiziksel hareket, neden riskinizi azaltmak için ilk adımınız olmasın.
Stres: Özellikle metropol hayatında, aile, okul, iş ortamında yaşadığınız pek çok olay stres kaynağı olabilmekte. Maalesef kişilerin zaman zaman akut stres ile kronik yoğun strese maruz kalmaları kalp damar hastalıkları ve ilişkili hastalıklara zemin oluşturmaktadır. Özellikle akut stres, kalp krizi ve ritim bozukluklarını tetikleyebilmektedir. Stresle başa çıkma yolları ile kendinizi rahatlatmanız , başarılı olamamanız durumunda kesinlikle profesyonel destek almanız sizler için iyi olacaktır. Stres ile başa çıkma yollarını öğrenip, hayatınıza adapte etmek, neden riskinizi azaltmak için ilk adımınız olmasın.
Obezite: Obezite bütün ülkelerin giderek büyüyen bir sağlık problemi haline geldi ve bu problemde Türkiye Avrupa’da birinci durumda. Ülkece giderek şişmanlıyoruz. Yaklaşık toplumun %30 ‘u obezite sınıfında, %30’u hafif kilolu sınıfında. Siz hangi sınıfta olduğunuzu merak ettiniz mi hiç? Merak etseniz iyi olur. Çünkü obezitenin sadece kozmetik bir sorun olmadığını uzun yıllardır biliyoruz. Obezitenin yüksek kan basıncı, insülin direnci, tip 2 diyabet, lipid metabolizma bozukluğu, uyku apnesi, polikistik over sendromu, koroner kalp hastalığı, iskemik inme ile kuvvetli bir ilişkisi vardır. Fazla kilolarınıza bağlı şu anda bir hastalığınız ya da şikayetinizin olmaması sizi sevindirmesin. Fazla kilolarınız vücudunuz için bir inflamasyon kaynağıdır ve inflamasyon eninde sonunda sizde bir soruna yol açacaktır. Obezite ile mücadele etmek ve profesyonel destek almak, neden ilerde oluşabilecek hastalık riskinizi azaltmak için ilk adımınız olmasın.
Hipertansiyon: Koroner kalp hastalığı, beyin damar hastalığı, böbrek yetmezliği, bacak damar hastalığı için önemli bir risk faktörü de hipertansiyondur. Normal tansiyon değerinizdeki 20/10mmHg’lık artış kalp damar hastalık riskini 2 katına çıkarmaktadır. Hipertansiyonunuz varsa bir günde de hayatınız olumsuz anlamda değişebilir. Böyle bir olumsuz durumla karşılaşma riskinizi azaltmak ve hipertansiyon ilaçlarınızdan kurtulmak için, sağlıklı yaşamı hayatınızın bir parçası haline getirmek neden ilk adımınız olmasın.
Diyabet: Maalesef diyabet hastalarının büyük kısmını kalp damar hastalıklarından kaybederiz. Diyabeti bir risk faktörü değil de, kalp-damar hastalığının kendisi gibi değerlendiririz. Tip 1 ve tip 2 diyabetli kişilerde kalp damar hastalık olay sıklığı 2-3 kat daha fazladır. Sağlıklı yaşamın temel unsurlarını hayatının bir parçası haline getiren şeker hastaları uzun yıllar kalp damar hastalığı yaşamadan sağlıklı bir hayat sürebilirler. Sizin de, şeker hastalığınızın neden olacağı ciddi sorunların önüne geçmek için, sağlıklı yaşamı hayatınızın önemli bir parçası haline getirmek neden ilk adımınız olmasın.
Yüksek Kolesterol Düzeyi: Yüksek kolesterol kalp krizi ve inme riskini artırır. Kötü huylu yani oksidayona uğramış LDL’nin endotel altında birikimi ile plak oluşumu yüksek kolesterole bağlı hastalıkların temelini oluşturur. Kolesterolünüzü düşürmeye yardımcı olacak beslenme ve egzersiz programı neden atacağınız ilk adım olmasın.
Ailenizden size miras kalan genetik hastalıklar ile kendinizi endişeye sokacağınıza, değiştirebileceğiniz risk faktörlerine odaklanın. Hepsinde kullandığım cümle, ‘’neden ilk adımınız olmasın’’ oldu. İsterseniz bir tanesiyle başlayarak ilk adımınızı atın, isterseniz sağlıklı yaşam adına atılacak adımların hepsini ilk adımınız olarak benimseyip uygulayın. Sonuçta değerli olan sağlığınız için o ilk adımı atmanız.